1990 sonrası sinemamızda
önemli yere sahip bir isim Zeki Demirkubuz. 1964, Isparta doğumlu olan
yönetmen, sinemaya 1986 yılında, bir diğer önemli yönetmen Zeki Ökten’ in
yanında asistanlık yaparak başlamıştır. 1994 yılına değin çeşitli yönetmenlere
asistanlık yapmaya devam etmiştir. Darbe sonrası 3 yıllık hapis hayatında
Dostoyevski’ nin kitapları ile tanışan ve yazarı keşfeden yönetmen, sinemasında
da yazar ile olan etkileşiminden oldukça faydalanmıştır.
1994 yılında ilk filmi “C Blok” ile yönetmenliğe adım atmıştır. Yüksek binaların arasında soğuk hayatlara sahip karakterlerin yer aldığı, aynı blokta farklı statüdeki insanların ilişkilerine odaklanmaktadır. Klasik bir hikâyeye sahip değildir.
Üç sene sonra benim de en
beğendiğim beş yerli filmden biri olan “Masumiyet” i çekmiştir. Hapishaneden
çıkan Yusuf’ un ucuz bir otelde tanıştığı üç kişilik aileyle olan hikâyesine
odaklanan filmde hayatla mücadele, umut, sahiplenme, kader gibi kavramlar
karşımıza çıkar. Yenik karakterlerin hikâyesini arabeskten uzak, kendine has
bir melodram anlayışıyla bizlere aktarır. Giriş sahnesinden final sahnesine
kadar içimize işleyen bir yapı kurmaktadır. Derya Alabora, Haluk Bilginer ve Güven
Kıraç belki de kariyerlerindeki en iyi performansları göstermiştir.
1999 yılında adını
gazetecilikte kullanılan bir deyimden alan “Üçüncü Sayfa” filmini çeken
yönetmen, figüranlık yapan İsa’ nın hırsızlıkla suçlanıp intihara meyletmesi ve
bu sırada hayatına giren komşusuyla olan ilişkisini merkeze alır. Her gün
gazetelerin üçüncü sayfasında yer alan haberlerin okuyanda oluşturduğu algının
gerçekte nasıl olduğuna dair bir inceleme diyebiliriz.
2001 yılında “Karanlık Üstüne
Öyküler” olarak isimlendirilen üçlemenin ilk filmi “İtiraf” ta, evli bir
çiftin aldatma olayı üzerinden birbirlerinin geçmişleriyle itiraflaşmasını
anlatır. Güvenme, sır saklama, ikiyüzlülük gibi olgular üzerinden insanın
karanlık yönlerini aramaya çalışır.
Aynı yıl Albert Camus’ un
Yabancı romanından esinlenerek uyarladığı üçlemenin ikinci filmi “Yazgı”
yı çeker. Alışılmışın dışında bir insan olan Musa’ nın, kendini her daim suçlu
hissetmesi ve olaylar karşısında kayıtsız kalışı, duygularının olmayışı hikâyenin
merkezindedir. Filmin isminden de anlaşılacağı gibi kaderci bir yaklaşım çizen
yönetmen, konuyu inanç merkezli olarak ele almamış, kayıtsızlık ve kötücül
olarak işlemiştir.
2003 yılında “Bekleme Odası”
ile üçlemeyi tamamlamıştır ve bana göre filmografisinin en zayıf halkasını
çekmiştir. Başrolü kendisi oynayan Demirkubuz, “Dostoyevski’ nin “Suç Ve Ceza”
romanını filme çekmeye çalışan, temel ihtiyaçları dışında her şeyden kendisini
soyutlamış bir yönetmeni anlatır.
Filmlerindeki karakterler
içinde çıkarcılığıyla kötülük yapabilen gerçek bir kötüdür diyebiliriz.
2006 yılında “Masumiyet”
filminin öncesi anlatan “Kader” filmini çeker. Bekir Uğur’a âşık olur,
Uğur ise Zagor’ a. “Masumiyet” filminin ünlü on dakikalık monoloğunun filme
dökülmüş halidir. Aşkının peşinden oradan oraya koşturan Bekir ve karşılık
bulamadığı Uğur’ un hikâyesini vurucu bir dille anlatır.
2009 yılında Nahit Sırrı Örik’
in aynı isimli romanından uyarladığı “Kıskanmak” filmini çeker. Çirkin
bir kadın olan Seniha’ nın ailesiyle ve etrafındakilerle olan ilişkilerindeki
davranışlarına odaklanır. Çirkinliği nedeniyle güzelliği karşısına alan Seniha
üzerinden insanın kıskançlığı, acısına dair tespitler yapılmaya çalışılır.
2012 yılında son filmi “Yeraltı”
vizyona girer. Dostoyevski’ nin Yeraltından Notlar romanından uyarladığı filmin
konusu: Muharrem adlı karakter sevmediği arkadaşlarının buluştuğu yemeğe zorla
kendini davet ettirir. Yemekte eski defterler açılır ve hesaplaşmalar başlar.
İnsanın içinde biriktirdiğini dışarı vurma isteği ile bunu başaramaması, dışarı
vursa bile içini boşaltamaması ve bundan ötürü içinde hep bir kötü tohumun yer
etmesi. Film boyunca Muharrem’ de bunu hissederiz.
Yazıyı, Masumiyet filminin
sonunda jenerikte beliren ve o hüznü daha da arttıran, belki de Zeki Demirkubuz’
un filmografisini özetleyecek bir söz ile, Samuel Beckett’ ın sözüyle bitireyim…
HEP DENEDİN.
HEP YENİLDİN.
OLSUN.
GENE DENE.
GENE YENİL.
DAHA İYİ YENİL.
Yorumlar