
İlk filmden elde edilen ticari
başarı ve beğeni, geç de olsa (yaklaşık 4 sene), ikinci filmin yapılmasının en
büyük nedeni. Senaryo ise ilk filme nazaran daha zayıf ve sorunlu.
Duygu’ nun ölümü ile kendine
bir hedef belirleyen ve yaşamına bir anlam katmak için filmin senaryosunu
yazmaya koyulan Metin (Halil Sezai), senaryodan sonra tamamen boşluğa düşer ve
bir amaç bulamaz. Bu boşlukta, içki her zamanki gibi tek dostudur, müzik ise
ticari bir araç. Bu depresif hali tamamen alkol ile yansıtmak bence kısa yoldan
kolaya kaçmak gibi geliyor. Adam sevgilisinin ölümünden dolayı yerlerdedir
hemen alkole sığınır. Çok klişe ve basit bir yaklaşım. Hatta öyle ki alkol
üçüncü başrol denilebilir. Göründüğü sahneler diğer oyuncuların hepsinden daha
fazla.
Kadın başrol oyuncusu Gizem
(Şafak Pekdemir), gündüzleri dövme dükkânı işleten geceleri ise barmaid işini
üstlenen gerekirse burun kıran sert bir kız. Metin’ i kendine getirebilecek sertlikte.
Metin ile alkolü bağdaştırdığımız gibi Gizem ile de dövmeyi bağdaştırabiliriz.
Dövme ise dördüncü başrol denilebilir.
Filmin genelinde, sosyal
medyada da sıkça rastladığımız bir söylemde bulunma hali var. Güzel, özlü
sözler devamlı işitiliyor fakat hiçbir şekilde derinlemesine inilmiyor,
yüzeysel kalıyor. İrdelemeden sadece söylemek ya da paylaşmak ne yazık ki filme
hiçbir katkı sağlamıyor, çiğ bırakıyor. Sadece söylemek için söylenmiş gibi
duruyor.
Bazı şarkılar vardır, sanki
filmler için yapılmış gibidir. Müslüm Gürses’ in seslendirdiği Affet şarkısı da
tam bu şarkılardan. “Dağ” filminde daha önce dinlediğim bu şarkı İncir Reçeli 2
filminin finalinde de karşımıza çıkıyor ve sahneyle beraber o güçlü etkisini hissettiriyor.
İlk filmden çok etkilenen
izleyiciler bu filmden de etkilenecektir fakat üst düzey bir beklentiye girilmemesini
de belirtmek isterim. Reçelin tadı biraz şekerlenmiş durumda.
Yorumlar