
Senaryosunu oyunculardan Ertan Saban ile
beraber yazan Atay, filmin ilk yarısında eğlenceye, ikinci kısmında, daha fazla
duygu yoğunluğuna ağırlık vermiş. Film, ölüm döşeğinde yatan babasının vasiyeti
üzerine Makedonya'dan Türkiye'ye gelen Sakip' in, burada kardeşi Selim'i bulup, O' nu, babasının yanına götürmeye çalışmasını konu ediniyor.
Leyla ile Mecnun ekolünün izlerine rastlamak
mümkün. Kendine has komedi anlayışla izleyice keyifli dakikalar geçirttiriyor. Hatta konusu olarak
devamı olmasa da "Mutlu Ol Yeter"
dizisi de bu filmin sonrasında oluşturulmuş bir proje. Her ne kadar ömrü uzun
olmadıysa da diziden keyif aldıysanız bu filminden de keyif alacaksınız.
Filmin alt metninde babalık kavramı
yatıyor. Bir yerde hiç bir zaman babasını görmemiş Selim, diğer yanda babasının
tek bir sözüyle 800 km uzaklıkta hiç tanımadığı kardeşini bulmak için yola
çıkan Sakip. İki ayrı bireyin gözünden babalığın anlamını sorguluyor.
Sakip' in evine ulaşana kadar eğlenceli
devam eden hikaye, bu noktadan sonra duygusal bir hale bürünüyor ve adeta bir
hesaplaşma ve çatışmaya dönüşüyor. Filmin bir noktasında görünen grafitti yazısı
belki de bütün filmi özetleyen bir söz olarak karşımıza çıkıyor "Blood is
not lemonade - Kan limonata değildir." Kardeşliğe akrabalığa vurgu yapan
bu söz yıllarca görmesen de bir kardeşin varsa O senin kardeşindir, bağlarından kopamazsın onermesini doğuruyor.
Ertan Saban ve Serkan Keskin' in filmi
beraber götürdüğü söylesek yeridir. İki oyuncunun da kaliteli oyunculuğu filmin hiç sarkmadan gitmesine yardımcı oluyor. Diyaloglarda gereğinden fazla
küfür kullanımı olmuş. Bu konuda biraz daha seçici olunabilirmiş.
Limonata, alışılmış hikayelerden farklı
hikayesiyle izlenmeyi hak ediyor. Komediyle başlayıp yollara dökülen ve duygusallığı da unutmayan Limonata, en azından içinde cıvık cıvık aşk
hikayesi barındırmamasından dolayı bile görülmeyi bekliyor.
Yorumlar