Fırsat bulup da herhangi bir film üzerine yaklaşık bir aydır yazı yazamadım. Geriye baktığımda da izlenen film sayısı artmış. Dedim ki kısa kısa izlediğim son filmler üzerine yazayım ve beş filmlik bir liste ortaya çıktı. En son izlediğim film en başta olmak üzere geriye doğru sırayla buyrun listeye.
Plemya (Kabile)

Sergey sağır ve dilsiz okulunda eğitim almaya başlar fakat okulda öğrencilerin oluşturduğu suç çeteleri ile farklı bir dünyaya adım atar. Senaryo gerçek dünya mantığını kırarak, yeni bir dünya oluşturuyor. Kendine özgü bir dile sahip olan film ne yazık ki fazlaca yer alan cesur sahneleri ve bir noktadan sonra sessizliğin oluşturduğu dezavantaj sebebiyle ritmini düşürüyor, sıkıntıya neden oluyor. Birçok yerde farklı dili ve sinemasallığından dolayı övgüyle bahsedilen film, bağımsız sinemadan ve farklı üsluplar arayanlar için taze kan fakat başarılı olduğunu söyleyemem. 2.5 / 5
Hadi İnşallah

Başrollerinde Büşra Pekin, Murat Boz ve Şinasi Yurtseven yer alıyor. Romantik-komedi filmlerinden pek haz etmiyorum. Genellikle klişe karakterlerin yer alması en büyük handikapları fakat Hadi İnşallah bu konuda bu klişeyi aşmış durumda. Komedinin daha ağır bastığı bu yapım izlerken beni güldürmeyi başardı. Kimi yerlerde basitleşse de genel itibariyle eğlendirmeyi başarıyor, çok da fazla birşey beklememek gerek. 2.5 / 5
The Horns (Boynuzlar)

Ig, sevgilisinin öldürülmesinden sonra bir numaralı şüpheli durumuna düşer. İçkili bir akşamın sabahında ise artık boynuzları vardır ve insanlar sakladıkları gerçekleri ona itiraf etmeye başlar. Başrolünde küçük Harry Potter, Daniel Radcliffe yer alıyor. Bu performansıyla küçük sihirbaz yaftasından kurtulacağının sinyalini veriyor. Yönetmen koltuğunda ise Haute Tension ile ismini duyuran Alexandre Aja oturuyor. Hristiyanlık öğretileri filmde oldukça yer alıyor. İyi-kötü kavramları, insanların bilinçaltında sakladıkları, en ilkel duyguları ve doğal olarak cennet-cehennem, şeytan-melek kavramları da filmde karşımıza çıkan öğeler. Gerilimin hafif kaldığı, fantastik tarafının aşırı olmadığı, farklı bir seyirlik izleyeceğinizi temin ederim. 3 / 5
OXV The Manual (Frekanslar)

Yönetmen-senarist Darren Paul Fisher zor bir filme imza atmış. Söyleyecek çok sözü var fakat bir noktadan sonra senaryonun içinde kayboluyorsunuz. Bu filmin tek eksi yönü. Diğer taraftan filmin ilk açılış sahnesi ile beraber farklı birşeyler, kendine özgü bir dilin yansımasını izleyeceğinizi hissediyorsunuz. Film yapısı üç ayrı karakterin gözünden, üç ayrı zaman dilimi içerisinde olayların gelişimini izliyoruz. Bilim, aşk, sanat ve kader kavramları çok iyi bir şekilde işlenmiş. Seyircinin aktif bir şekilde katılımını isteyen OXV, devamlı düşünmeyi, tabiri caizse saksıyı çalıştırmayı amaçlıyor. Sadece izlemekle yetinmeyen seyircilerin kaçırmaması gereken bir film. 3.5 / 5
Water Diviner (Son Umut)

Filmin en beğendiğim noktası, ele alınan tarihi bir olayın iki taraf açısından da savunulmadan olduğu gibi gösterilmesiydi. Bu nedenle siyasetten uzak, olayın insani tarafı ile ilgilenmesi izlenebilirliği de arttırıyor. Bir arama hikayesini konu eden film, arka planda Osmanlı' nın son dönemlerine de bir bakış atıyor. Filmin Türkiye (Osmanlı)' de geçmesi ise ayrı bir sempati katıyor. Oyuncu kadrosu da oldukça geniş. Russell Crowe, Yılmaz Erdoğan, Cem Yılmaz, Olga Kurylenko filmin başrollerinde yer alıyor. Crowe ortalama bir yönetmenlik başarısı gösterirken, film, olmuş olgun bir yapım olarak boy gösteriyor. 3 / 5
Yorumlar